6 Mayıs 2013 Pazartesi

LONDRA

ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN ÜLKENİN, GÜNEŞSİZ BAŞKENTİ LONDRA…

Yılın neredeyse her mevsimi yağmur alan şehirde kaldığım süre boyunca yağmur yağmamasının; ettiğim duaların kabul olmasından mı, yoksa tamamen şanstan mı kaynaklandığını bilmiyorum. Tek bildiğim gezi sırasında bir yandan şemsiyeyi tutup, diğer yandan güzel kareler yakalamak için fotoğraf makinesi ile savaşmayı sevmeyişimJ


Londra’da şansım sadece havanın güzel oluşunda değil, aynı zamanda otelin seçiminde de yaver gitmişti. İngiltere’nin başkentine 4 arkadaş gelmiştik ve hepimizin rahat edebileceği, çok lüks olmayan dolayısıyla pahalı da olmayan ama güvenlikli bir otele ihtiyacımız vardı. Hyde Park’a 100 metre uzaklıktaki “Oxford Otel London” taleplerimizi fazlasıyla karşıladı.

BUDAPEŞTE

TUNA NEHRİ’NİN VAZGEÇEMEDİĞİ ŞEHİR…BUDAPEŞTE
Gidene kadar asla ilgimi çekmeyen, gittiğimde ise “Neden daha önce gelmedim?” diyerek ayrılmakta zorlandığım, Avrupa’daki diğer ünlü şehirler kadar popüler olmaması nedeniyle haksızlık edildiğini düşündüğüm, adeta bir açık hava müzesi havasına sahip, güzelliklerini paylaştıkça insana mutluluk veren şehir BUDAPEŞTE. Bu tarih kokan şehrin 28 km. uzunluğundaki Tuna Nehri ile ikiye bölündüğünü, bir yakasının “Buda”, diğer yakasının “Peşte” isimli iki bölümden meydana geldiğini çoğu kişi gibi ben de bilmiyordum.

Bana göre bu şehri keşfetmenin en güzel yolu yürümek. Tuna nehri ve üzerindeki köprüler sayesinde kaybolmak neredeyse imkânsız. Eğer yürüyerek dolaşmanın zor ve yorucu olacağını düşünüyorsanız müze ve toplu ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz (metro, otobüs, füniküler) “Budapest Card” lardan satın alabilirsiniz.

3 Mayıs 2013 Cuma

MADRİD

İZMİR’DEN SONRA YAŞAYABİLECEĞİM TEK ŞEHİR: MADRİD

Uğruna bir yıl boyunca dilini öğrenmeye çalıştığım, birçok ülkeyi gezip gördükten sonra, ancak gitme fırsatı bulduğum, diğer tüm başkentler gibi kasvetli bürokratik binaların yükseldiğini düşündüğüm şehir MADRİD. Bu şehir için ne kadar plan yaparsanız yapın mutlaka bozulacaktır. Çünkü geziniz sırasında gördüğünüz her yapı dikkatinizi çekip, yolunuzun değişmesine yol açacaktır.

Madrid’e kafa dengi arkadaşlardan oluşan bir grup ile gitmenizi tavsiye ederim ama ister yalnız isterse bir grupla olun illaki referans noktanızı “Puerto Del Sol Meydanı” olarak belirleyin. Böylece yürüyerek keşfedebileceğiniz bu şehirde kaybolmanız imkânsız hale gelecektir.