22 Kasım 2013 Cuma

ORLANDO

DOGU AMERIKA YAZI DİZİSİ 2- ORLANDO
Blogumun “Hakkımda” sayfasını okuduysanız “Walt Disney” temalı parkların bendeki önemini biliyorsunuzdurJ Amerika’nın temalı parkları ile ünlü şehri Orlando.
Orlando şehrinin simgesi haline gelen “Walt Disney” temalı parktan dünyada 6 tane var. Bunlardan 2’si California ve Florida eyaletlerinde, diğerleri Paris, Tokyo, Hong Kong, Shanghai’da. Yıllık ortalama 52,5 milyon kişi tarafından ziyaret edilen bu parklarda çocuklardan daha çok büyükler var. Kocaman insanların ne işleri var parkta diye düşünebilirsiniz ama bu bizdeki lunaparklara hiç benzemiyor, etrafta çocuklardan daha çok büyükleri görüyorsunuz. Çünkü her yaşa uygun film gösterimleri, roller coasterlar, aktiviteler var bu parklarda.

8 Kasım 2013 Cuma

MIAMI

DOĞU AMERİKA YAZI DİZİSİ 1- MIAMI

Yazılarımı okuyanlar veya beni yakından tanıyanlar ne kadar gezenti olduğumu, en ufak bir boşlukta gezmek için fırsat yarattığımı çok iyi bilirler. Bu kadar gezerken 30 yıllık abim ve kuzenim ile birlikte hiç yurtdışına gitmediğimi “Doğu Amerika” gezimizde fark ettim JJ Aile ile birlikte tatil yapmanın zevki ayrı. Hele bir de benimki kadar komik bir abiniz ve sabırlı bir kuzeniniz var ise. Tabi uyumlu eşlerini de unutmamak lazımJJ

Acaba jetlag olacak mıyız sorusu ile başladığımız 12 saatlik uçuşumuz sonrasında Miami’ye iniyoruz.

1 Ekim 2013 Salı

LIZBON & SINTRA & ESTORIL &CASCAIS

DENİZCİLER VE KAŞİFLERİN ŞEHRİ ; LİZBON…

“Porto mu daha güzel Lizbon mu” diye sorduklarında Lizbon’un bendeki yerinin farklı olmasının nedeni ne acaba? İzmir ile Lizbon’un kendimce belirlediğim ortak yönlerinin olması mı (Karşıyaka -Almada, Asansör -Elevator de Santa Justa, Boyoz - Pasteis de Nata) yoksa kankitomun uzunnnnn yıllar burada yaşaması mı?

Porto ve çevresini keşfettikten sonra Lizbon’a gitmek için otogarda alıyoruz soluğu. Nilay otobüs biletlerini elime tutuşturup, içecek bir şeyler almaya gidiyor. Ben de biletlerde yazan koltuk numarasına doğru ilerlerken bir bakıyorum anaaa bizim koltukta başkaları oturuyor. “Aferin Seher yanlış otobüse bindin” diye kendime söylenirken anlıyorum ki meğer herkes istediği yere oturuyormuş şehirlerarası otobüste :) Ülkemizdeki hizmet sektörünü hep eleştiririz ya, kurban olun siz bizimkilere:) Çünkü bu şehirde herşey yavaş, uyardığınızda da sürekli “Tem Calma - Tranquila – Sakin Ol” cümlesi ile karşılaşıyorsunuz.

23 Eylül 2013 Pazartesi

PORTO & BRAGA & AVEIRO

ŞARAP TADINDA BİR ŞEHİR ; PORTO...

Yıl 2005, üniversite 3 sınıftayız “Erasmus” öğrenci değişim programı ile gidilebilecek ülkeler yayınlanıyor; Almanya, Hollanda, Portekiz. Almancam olmadığı için Almanya beni kabul etmiyor. Hollanda çok pahalı diye ben Hollanda’yı kabul etmiyorum:) Geriye kalıyor Portekiz…

Kankitomla başvurumuzu yapıyoruz, onaylanıyor sıra geliyor mülakata. Beni bir korku sarıyor ve başvurumu geri çekiyorum. Nilay’ın başvurusu olumlu sonuçlanıyor ve Porto’ya taşınıyor. Gezmek için kapı çıkmış ben durur muyum, tabi ki soluğu hemen Portekiz’de alıyorum.

2 Eylül 2013 Pazartesi

ROMA

İLKLER Mİ HER ZAMAN GÜZEL,YOKSA İTALYA MI GERÇEKTEN GÜZEL?
Yıl 1993 annem ve yakın arkadaşları “Altın Kızlar Grubu” olarak İtalya’da. O zamanlar Euro yok “Liret” geçerli ülkede. O kadar değersiz bir para birimi ki; annem geziden önce aldığı liretleri gösterince “vay be diyorum ne kadar çok çikolata alınır bu paralar ile” J
Annemin “Aşk Çeşmesi- Fontana di Trevi”ye para atarken; “kızım büyüdüğünde ilk İtalya’ya gelsin” diye dilek dilemesinden mi bilmem yurtdışına ilk gezim İtalya’yaydı.  
İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulu, açık hava müzesi niteliğinde, tüm yolların çıktığı Roma’ya uçarken kafamda aynı soru dolaşıyordu. Nasıl oluyordu da bir şehrin içerisinde bir ülke yer alabiliyordu?

14 Ağustos 2013 Çarşamba

BRUKSEL & BRUGGE

BÜROKRASİ ŞEHRİ BRUKSEL Mİ?ROMANTİK ŞEHİR BRUGGE MÜ?
2007 yılında Belçika ve Fransa’yı içeren tur programlarından birine katılmıştım. Fransa’ya geldiğimizde Belçika’da çekilen fotoğrafların olduğu makineyi kaybedince bu geziye ait hiçbir kare kalmamıştı elimde. Brüksel ve Brugge’e tekrar bir gezi düzenlemek için bundan güzel bahane olamazdı herhaldeJ
Avrupa Birliği’nin birçok binasının Brüksel’de bulunması nedeniyle AB’nin başkenti olarak geçiyor bu şehir. Resmi dil olarak Fransızca (%80) ve Felemenkçe(%20) konuşuluyor. Bu yüzden ülkedeki tabela ve levhalarda her iki dile göre de isimler yer alıyor.

1 Ağustos 2013 Perşembe

RODOS

DÜNYANIN 7 HARİKASINDAN “KOLOSSOS” VE ŞÖVALYELER ŞEHRİ ÇOK YAKINIMIZDA…

Son dönemin en popüler konusu  “Hafta sonu Yunan Adaları’na gidelim mi?”. Cennet ülkemin Çeşme’sinden Sakız’a, Ayvalık veya Dikili’sinden Midilli’ye, Bodrum’undan Kos’a, Marmaris veya Fethiye’sinden Rodos’a, Kuşadası’ndan Samos’a feribotla geçiş var. En önemli sorulardan biri “Peki vize gerekli mi?”. Eğer geçerli bir Schengen vizeniz varsa veya yeşil pasaport sahibi iseniz feribot bileti alıp, yurtdışı çıkış harcınızı yatırmanız yeterli. Vizeniz yok ise; kapıda vize uygulamasından yararlanabilmek için seyahat tarihinizden 2 gün önce feribot acentesine giderek pasaport,  fotoğraf ve vize başvuru formunu doldurarak ücretini ödemeniz ve seyahat günü gidip vizeli (genellikle 15 günlük 2 kez giriş çıkışlı vizeyi veriyorlar) pasaportunuzu almanız gerekli. Bazı cruise şirketleri “Vizesiz Yunan Adaları Turu” düzenliyor. Bunların dışında TR vatandaşlarının kendi başına vizesiz olarak yunan adalarına giriş hakkı yok.

Vize işlerini hallettikten sonra feribot biletini alıp kendi başınıza gidebileceğiniz yerler arasında (Santorini, Mikanos’a Türkiye’den direk feribot bulunmamakta) benim favorim şövalyeler şehri Rodos.  

11 Temmuz 2013 Perşembe

DUBAI

DEVELERİN VE FERRARİ’NİN BİR ARADA OLDUĞU ŞEHİR DUBAİ
Ağabeyimin düğününe 2 hafta var ve ben Dubai yolcusuyum. Cümleye böyle başlayınca sanki düğün hazırlıklarından kaçmak için fırsat yaratan kişilere benzettim kendimi, ama üzerime düşen görevleri fazlasıyla yaptığım için gönül rahatlığı ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne ayak bastım.
Daha önce hep batıya gitmiş olmamdan dolayı seyahatimde ilk farklılık saatimi 2 saat geri almak yerine ileri almam oldu. 4 saatlik uçak yolculuğundan sonra havalimanında rutin pasaport kontrolünden geçtim. Ancak tam bitti derken bir de retina taraması için sıraya girdim.
Arkadaşım Dubai’de yaşadığı için otel ve ulaşım sorunum yoktu. Havadaki nem oranının %90 olması sebebiyle havaalanından çıkıp otoparktaki araca gidene kadar sanki su savaşından çıkmış gibi hissediyordum. Yaşadığım şehir İzmir de nemli bir şehir ama Eylül ayında Dubai’nin nem oranın yanında sıcaklığın 40°C’nin üzerinde olması bünyemin alışkın olduğu bir durum değildi. Avrupa’da sokaklarda gezmek zevk verirken, bu şehirde yürümek hava nedeniyle imkânsız gibiydi. Hatta şehir içi otobüs duraklarının dahi klimalı olmasının nedeni açıkça belliydi.

4 Temmuz 2013 Perşembe

AMSTERDAM

BİSİKLETLER VE ÖZGÜRLÜKLER ŞEHRİ… AMSTERDAM
Kartların en çok sevdiğim özellikleri mil biriktirmeleriJ Hazır birikmiş millerim, geçerli vizem ve senelik iznim varken Hollanda’ya gitsem nasıl olur diye düşünürken, bir anda kendimi “Hotel Iron Horse”un 5 gecelik ücretini öderken buluyorum.
Türkiye’de ve yurtdışında çoğu geziye beraber gittiğim arkadaşım Neslihan ile güzel bir yolculuk sonrasında “Vondelpark” yakınlarındaki otelimize giriş yapıyoruz. Yol yorgunluğundan sonra keşif turuna çıktığımızda ilk durağımız; içerisinde küçük bir göl ve “Film Müzesi”ni barındıran “Volderpark” oluyor. Parkın içerisinde kaybettiğiniz eşyalarınızı daha sonra bulabilmenizi sağlayan “Kayıp Eşya Çiti –Vindhek Vondelpark Findfence ” bölümüne daha önce gezdiğim parklarda denk gelmemiştim. Kaybettiğim eşyaların üstüne soğuk su içmeyi öğrendiğim için bu bölüm oldukça ilgimi çekiyor.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

LONDRA

ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN ÜLKENİN, GÜNEŞSİZ BAŞKENTİ LONDRA…

Yılın neredeyse her mevsimi yağmur alan şehirde kaldığım süre boyunca yağmur yağmamasının; ettiğim duaların kabul olmasından mı, yoksa tamamen şanstan mı kaynaklandığını bilmiyorum. Tek bildiğim gezi sırasında bir yandan şemsiyeyi tutup, diğer yandan güzel kareler yakalamak için fotoğraf makinesi ile savaşmayı sevmeyişimJ


Londra’da şansım sadece havanın güzel oluşunda değil, aynı zamanda otelin seçiminde de yaver gitmişti. İngiltere’nin başkentine 4 arkadaş gelmiştik ve hepimizin rahat edebileceği, çok lüks olmayan dolayısıyla pahalı da olmayan ama güvenlikli bir otele ihtiyacımız vardı. Hyde Park’a 100 metre uzaklıktaki “Oxford Otel London” taleplerimizi fazlasıyla karşıladı.

BUDAPEŞTE

TUNA NEHRİ’NİN VAZGEÇEMEDİĞİ ŞEHİR…BUDAPEŞTE
Gidene kadar asla ilgimi çekmeyen, gittiğimde ise “Neden daha önce gelmedim?” diyerek ayrılmakta zorlandığım, Avrupa’daki diğer ünlü şehirler kadar popüler olmaması nedeniyle haksızlık edildiğini düşündüğüm, adeta bir açık hava müzesi havasına sahip, güzelliklerini paylaştıkça insana mutluluk veren şehir BUDAPEŞTE. Bu tarih kokan şehrin 28 km. uzunluğundaki Tuna Nehri ile ikiye bölündüğünü, bir yakasının “Buda”, diğer yakasının “Peşte” isimli iki bölümden meydana geldiğini çoğu kişi gibi ben de bilmiyordum.

Bana göre bu şehri keşfetmenin en güzel yolu yürümek. Tuna nehri ve üzerindeki köprüler sayesinde kaybolmak neredeyse imkânsız. Eğer yürüyerek dolaşmanın zor ve yorucu olacağını düşünüyorsanız müze ve toplu ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz (metro, otobüs, füniküler) “Budapest Card” lardan satın alabilirsiniz.

3 Mayıs 2013 Cuma

MADRİD

İZMİR’DEN SONRA YAŞAYABİLECEĞİM TEK ŞEHİR: MADRİD

Uğruna bir yıl boyunca dilini öğrenmeye çalıştığım, birçok ülkeyi gezip gördükten sonra, ancak gitme fırsatı bulduğum, diğer tüm başkentler gibi kasvetli bürokratik binaların yükseldiğini düşündüğüm şehir MADRİD. Bu şehir için ne kadar plan yaparsanız yapın mutlaka bozulacaktır. Çünkü geziniz sırasında gördüğünüz her yapı dikkatinizi çekip, yolunuzun değişmesine yol açacaktır.

Madrid’e kafa dengi arkadaşlardan oluşan bir grup ile gitmenizi tavsiye ederim ama ister yalnız isterse bir grupla olun illaki referans noktanızı “Puerto Del Sol Meydanı” olarak belirleyin. Böylece yürüyerek keşfedebileceğiniz bu şehirde kaybolmanız imkânsız hale gelecektir.